1. KUTSAL KİTAP NE DEMEKTİR?
Bir dinin esaslarını bildiren kitaba "kutsal kitap" denir. Her şeyi ve insanı yaratan Yüce Allah'tır. 0
yarattığı insanın gereksinimlerini bilir. insanla ilgili her türlü bilginin de sahibidir. Yüce Allah, insanların gereksinimlerine göre gereken bilgileri peygamberleri aracılığı ile bildirmiştir. Nelere inanılacağını, nasıl ibadet edileceğini, güzel ahlak kurallarını içeren kitap, "kutsal kitap" tır. İslam dininde kutsal kitaplara inanmak, iman esaslarındandır.
Bütün dinlerde kutsal kitap anlayışı vardır. Zira dinler, inananlarına mesajlarını ve öğütlerini kutsal kitaplarda bildirirler. Ayrıca bunlarda birey ve toplumun uyması gereken her türlü davranış şekilleri, yer almaktadır. Bu bakımdan ilahi olmayan dinlerde de "kutsal kitap" bulunabilir. Bunlar, genellikle ilahi kitaplardan derlenmiş kitaplar olarak değerlendirilmektedir.
2. ALLAH NİÇİN VAHİY GÖNDERMİŞTİR?
Vahiy kelimesi sözlükte "ani telkin" anlamına gelir. Dini terim olarak "Allah'ın peygamberlerine gönderdiği ilahi sözler, emir, yasak ve tavsiyeleri içeren ilahi bilgiler" demektir. Vahiy, aracılı veya aracısız olarak gelmiştir. Aracısız vahiyde Allah, manayı peygamberin kalbine doğdurur. Aracılı olan ise ya elçi ile olur veya elçisiz. Elçi ile olursa vahiy meleği Cebrail, vahyi getirip peygambere bildirir. Elçisiz aracılı vahiyde ise peygamber Allah'ın sözlerini işitir; fakat O'nu göremez. Allah'ın insanlara değişik zamanlarda gönderdiği büyük kutsal kitapların sayısı dörttür. Bunlar ise, sırasıyla Tevrat, Zebur, İncil ve Kuranıkerim'dir. Şimdi bunları sırasıyla daha ayrıntılı olarak tanıyalım.
3.1. Tevrat:
Tevrat, ibranice bir kelime olup kanun ve öğreti anlamlarına gelmektedir. Bununla beraber 0, Allah tarafından Hazreti Musa'ya indirilen kutsal kitabın da adıdır. Tevrat'ın bir diğer adı da "Ahd-i Atik" (Eski Antlaşma) dir. Her Müslüman, Tevrat'ın Allah tarafından Hz. Musa'ya gönderildiğine inanmaktadır. Bugün Yahudilerin elinde bulunan Tevrat, daha önce israiloğullarına (Yahud e) verilen değildir Bundan dolayı, Müslümanlar Tevrat'ın tahrip edilmemiş asıl nüshasına inanırlar Yüce Allah da asıl Tevrat'a Kuran da şöyle işaret etmiştir; ''Biz, içinde doğru rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik...'' 1
3.2. Zebur:
Kelime olarak "yazılı şey ve kitap" anlamına gelen Zebur, Hz. Davut'a indirilmiş olan ilahi kitabın adıdır. Dinimize göre, Müslümanların Zebur'a da inanmaları gerekmektedir. Her Müslüman, Zebur'un Allah tarafından Hz. Davut'a gönderilmiş kutsal kitap olduğunu kabul etmektedir. Nitekim Kuranıkerim’de bu konuda, "Gerçekte biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Davut’a da Zebur'u verdik." 2 buyrulmaktadır. Bugün Zebur'un Tevrat içinde yer aldığı belirtilmektedir. Tevrat'ın içinde mezmurlar adı ile yer alan kısmın, Hz. Davut’a verilen Zebur olduğu kabul edilmektedir. Zebur, ilahi kitapların en küçüğü olup onun yeni dini hükümler getirmediği kabul edilmektedir .
3.3.İncil:
İncil kelime olarak "müjde" anlamına gelir. Hz. İsa'ya gönderilen kutsal kitaptır. İncil, Hz. İsa hayatta iken yazıya geçirilmediğinden, ona inananlar tarafından sonradan yazılmıştır. Bu yüzden değişik İnciller ortaya çıkmıştır. Yapılan toplantılar sonucunda bunlardan dördü kutsal kitap olarak kabul edilmiştir .325 tarihinde İznik' de toplanan Konsilin kabul ettiği dört İncil şunlardır: 1. Matta, 2. Markos, 3. Luka, 4. Yuhanna
Bunların dışındaki İncilleri ise İznik Konsili yok etmiştir. Bugün, havarilerden Barnaba tarafından yazıldığı ileri sürülen bir İncil'den de söz edilmektedir. Bu İncil, diğerleriyle bir çok bakımdan, uyuşmamaktadır. Bunların başında ise tevhit ilkesi gelmektedir. Barbana İncil'i diğerlerinin aksine Tevhit ilkesini kabul etmektedir.
Barnaba İncil’inin orijinal bir nüshasının Paris'te bir prensin kütüphanesinde, diğer bir nüshasının da Vatikan'da papalık kütüphanesinde olduğu bildirilmektedir. İncil'de esas itibariyle İsa'nın hayat hikayesi ile ahlaki öğretiler yer almaktadır. İncil, hukuki düzenlemelere yer vermez. Hıristiyanlar aynı zamanda Tevrat'ı da kutsal kitap olarak kabul ettikleri için hukuki düzenlemeler konusunda Tevrat'ı esas alırlar. Hıristiyanlar Tevrat'a Ahd-i Atik (Eski Ahit), İncil'e Ahd-i Cedit (Yeni Ahit) adını vermişlerdir .Zebur da dahil olmak üzere hepsini bir arada toplayan büyük kitaba da kutsal kitap anlamında "Kitabı Mukaddes" demektedirler.
3.4. Kur'an:
Kuranıkerim, Allah'ın Hz. Muhammed (S.A. V .) aracılığı ile bütün insanlara gönderdiği vahiylerin toplandığı kitabın adıdır.
Sözlükte "toplamak, okumak, bir araya getirmek'' anlamına gelen Kur'an, Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur.
Kur'an, Hz. Peygamber'e 23 sene içerisinde ayet ayet, sure sure indirilmiştir. 114 sure ve 6666 ayet olan Kuran’ın ilk suresi Fatiha, son süresi ise, Nas süresidir. Kuran’ın her yirmi sayfasına cüz denir. Otuz cüzden oluşan Kur'an, Hz. Muhammed tarafından da ayet ayet yazdırılmış ve korunmuştur. Ayrıca her gelen ayet, çoğu Müslüman tarafından ezberlenmiştir. Bu bakımdan ilk defa dünya tarihinde yazı ile ezber yöntemi ikisi bir arada kullanılmıştır. Böylece Kuranıkerim iki yoldan korunmuştur. Dolayısıyla onda hiçbir değişiklik yapılmamış ve ona hiçbir insan sözü karıştırılmamıştır. Yüce Allah, Kuran'ı kendisinin koruyacağını bildirmiştir: ''Doğrusu kitabı (Kuran-ı) biz indirdik, onun koruyucusu da elbette biziz.'' 1
4. KUTSAL KİTAPLARA İMAN, İMANIN ŞARTLARINDANDIR
İslam’da iman esasları, birbirleriyle bağlantılıdır. Bundan dolayı, kitaplara iman, diğer iman esaslarından ayrılmaz. Allah'a inanmak, bizi onun peygamber gönderdiğini kabul etme sonucuna götürür. Peygambere iman da onların Allah'tan getirip tebliğ ettiklerini tasdik etmeyi gerektirir. Peygamberlerin tebliğ ettikleri şeyler de Allah'ın kitaplarında bildirilenlerdir. Öyleyse iman esasları bir bütündür. Bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamak olmaz. Ben Müslüman’ım diyen hiçbir kimse, ben Kuran’a inanırım ama Tevrat'a, Zebur'a, İncil’e inanmam diyemez. Bunun gibi, Kuran’ın şu ayetine inanırım, şuna inanmıyorum da diyemez. Derse, imanın bütünlüğü ve Allah'a inanmanın bir değeri kalmaz. Bu, Allah'a güvenmemek anlamına gelir.
5. KURAN'IN DİNİ HAYATIMIZDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
1. Dinimizi Öğrenmek İçin Kutsal Kitabımıza Başvuralım
Yüce Allah Kuran-ı, insanlara doğru yolu göstermek için göndermiştir. Kuran' da, Allah'ın istediği gibi iyi, doğru, dürüst insan olmanın yolları anlatılmaktadır. Kuran'ı okuyup anlayan insan, onda en doğru inanış esaslarını, en güzel ahlak kurallarını ve dinin en temel kural ve ilkelerini bulabilmektedir. Bunun için, Kuran'ı okuyup anlamak çok gerekli ve faydalıdır. Allah'tan yeni bir kitap gelmeyeceği için yeni ihtiyaçlara göre Kuran’ın zaman zaman yeniden yorumlanması (tefsir edilmesi) gerekir. işte Kuran tefsirleri böylece ortaya çıkmıştır ve çıkmaktadır.
Kuran’ı Arapça aslından okumak ibadet sayılmış ve sevap kabul edilmiştir. Bunun için Müslümanlar, Kuran okumaya çok önem vermişlerdir. Şurası bir gerçek ki Kuran sadece yüzünden ve ibadet niyetiyle okunmak için gönderilmemiştir. Asıl olan, Kuran’ın manasını anlamaktır. işte bu yüzden, Müslümanlar, kendi dilleriyle yapılmış olan meal ve tefsirleri okumalı ve üzerinde düşünmelidirler. Bu da bir ibadettir ve çok sevaptır.
5.2. Davranışlarımızda Kutsal Kitabımızdaki Öğütleri Dikkate Alalım
Davranışlarımıza yönelik öğütlerin Kuran'da yer aldığının Yüce Allah şöyle bildirmektedir: ''Andolsun ki biz Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık...'' 2 Buna göre, Kuran, aynı zamanda bir öğüt kitabıdır.
Davranışlarımızı Kuran'ın öğütlerine göre düzenlediğimizde başlıca şu ahlaki özellikler karşımıza çıkıyor:
a Adaletli olmak b. Doğruluktan ayrılmamak c. Utanma duygusuna sahip olmak ç. Ölçülü olmak d. Hoşgörülü olmak e. Yumuşak huylu olmak f. Güvenilir olmak g. Cömert olmak h. Sabırlı davranmak, aceleci olmamak 1. Böbürlenmemek, kibirli yürümemek i. Vefalı olmak, nankör olmamak j. Büyükleri saymak, küçükleri sevmek k. Yoksulu, yetimi, kimsesizi kollamak 1. Haram yememek, kul hakkını gözetmek gibi
Müslüman olarak günlük hayatta Kuran'ın öğütlerini dikkate almalıyız; onları davranışlarımızda rehber edinmeliyiz. O zaman huzuru ve mutluluğu daha çabuk yakalarız.
6. KUTSAL KİTAPLARDAN ÖĞÜTLER
Kutsal kitaplar, insanlar tarafından yazılmış kitaplardan çok farklıdır. Çünkü onlar, Allah'ın sözleridir. Bu sözler, insanlara öğütler vererek doğru yolu göstermektedir. Şimdi bu kutsal kitaplardan sırasıyla bazı öğütleri aktaracağız.
a. Tevrat'tan Öğütler: "Babana ve anana hürmet et, ta ki Allah'ın, sana vermekte olduğu toprakta ömrün uzun olsun." , "Katletmeyeceksin.'' , "Zina etmeyeceksin.'' , "Çalmayacaksın."
b. Zebur'dan Öğütler: "Kamil insana göz koy ve doğru adama bak; Çünkü akıbet selamet ehlinindir. Fakat asiler birlikte yok olacaklar; Kötülerin sonu kesilecektir" , "Ne mutludur °.adama ki düşüncelere bakar; Şer gününde Rab onu kurtarır."
c. İncil’den Öğütler: "Ne mutlu merhametli olanlara; çünkü onlara merhamet edilecek. Ne mutlu yüreği temiz olanlara; çünkü onlar Allah'ı görecekler." "Ve işte, biri İsa’ya gelip dedi: Ey muallim ebedi hayatım olsun diye ne iyilik yapayım? Ve İsa ona dedi: iyilik için neden bana soruyorsun? iyi olan biri vardır; fakat sen hayata girmek istiyorsan emirleri tut. 0, İsa’ya: Hangilerini, dedi. İsa da: 'Katletmeyeceksin; zina etmeyeceksin; çalmayacaksın; yalan şahadet etmeyeceksin; babana ve anana hürmet edeceksin ve komşunu kendin gibi seveceksin' dedi."
ç. Kuran-kerim’den Öğütler: "Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken insanların mallarından bir kısmının, yalan yemin ve şahadet ile yemeniz için o malları hakimlere (yetkililere veya mahkeme hakimlerine el altından) vermeyin." 1
"Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın her türlü hareket ve davranışınızda dürüst olun, çünkü Allah dürüstleri sever." 2
"Ey iman edenler! Hep birden barışa girin (barışçı olun). Sakın şeytanın peşinden gitmeyin çünkü 0, sizin aşikar düşmanınızdır." 3
"(inananlar) Sabrederler, dürüst olurlar, huzurda (Allah'ın) boyun bükerler, hayıra harcarlar ve seher vaktinde Allah'tan bağış dilerler." 4
Görüldüğü gibi ilahi kitapların hepsi insana doğruluğu, dürüstlüğü öğütlemektedirler. Herkese iyilik yapmayı, kötülükten sakınmayı istemektedirler. Kısaca onlar, insanın dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmalarını hedeflemektedirler.
Haberin Devamı: http://www.rehberim.net/forum/islam-ve-insan-216/832214-kutsal-kitaplar-hakkinda-bilgi.html#ixzz2VRKugg2H
Bir dinin esaslarını bildiren kitaba "kutsal kitap" denir. Her şeyi ve insanı yaratan Yüce Allah'tır. 0
yarattığı insanın gereksinimlerini bilir. insanla ilgili her türlü bilginin de sahibidir. Yüce Allah, insanların gereksinimlerine göre gereken bilgileri peygamberleri aracılığı ile bildirmiştir. Nelere inanılacağını, nasıl ibadet edileceğini, güzel ahlak kurallarını içeren kitap, "kutsal kitap" tır. İslam dininde kutsal kitaplara inanmak, iman esaslarındandır.
Bütün dinlerde kutsal kitap anlayışı vardır. Zira dinler, inananlarına mesajlarını ve öğütlerini kutsal kitaplarda bildirirler. Ayrıca bunlarda birey ve toplumun uyması gereken her türlü davranış şekilleri, yer almaktadır. Bu bakımdan ilahi olmayan dinlerde de "kutsal kitap" bulunabilir. Bunlar, genellikle ilahi kitaplardan derlenmiş kitaplar olarak değerlendirilmektedir.
2. ALLAH NİÇİN VAHİY GÖNDERMİŞTİR?
Vahiy kelimesi sözlükte "ani telkin" anlamına gelir. Dini terim olarak "Allah'ın peygamberlerine gönderdiği ilahi sözler, emir, yasak ve tavsiyeleri içeren ilahi bilgiler" demektir. Vahiy, aracılı veya aracısız olarak gelmiştir. Aracısız vahiyde Allah, manayı peygamberin kalbine doğdurur. Aracılı olan ise ya elçi ile olur veya elçisiz. Elçi ile olursa vahiy meleği Cebrail, vahyi getirip peygambere bildirir. Elçisiz aracılı vahiyde ise peygamber Allah'ın sözlerini işitir; fakat O'nu göremez. Allah'ın insanlara değişik zamanlarda gönderdiği büyük kutsal kitapların sayısı dörttür. Bunlar ise, sırasıyla Tevrat, Zebur, İncil ve Kuranıkerim'dir. Şimdi bunları sırasıyla daha ayrıntılı olarak tanıyalım.
3.1. Tevrat:
Tevrat, ibranice bir kelime olup kanun ve öğreti anlamlarına gelmektedir. Bununla beraber 0, Allah tarafından Hazreti Musa'ya indirilen kutsal kitabın da adıdır. Tevrat'ın bir diğer adı da "Ahd-i Atik" (Eski Antlaşma) dir. Her Müslüman, Tevrat'ın Allah tarafından Hz. Musa'ya gönderildiğine inanmaktadır. Bugün Yahudilerin elinde bulunan Tevrat, daha önce israiloğullarına (Yahud e) verilen değildir Bundan dolayı, Müslümanlar Tevrat'ın tahrip edilmemiş asıl nüshasına inanırlar Yüce Allah da asıl Tevrat'a Kuran da şöyle işaret etmiştir; ''Biz, içinde doğru rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik...'' 1
3.2. Zebur:
Kelime olarak "yazılı şey ve kitap" anlamına gelen Zebur, Hz. Davut'a indirilmiş olan ilahi kitabın adıdır. Dinimize göre, Müslümanların Zebur'a da inanmaları gerekmektedir. Her Müslüman, Zebur'un Allah tarafından Hz. Davut'a gönderilmiş kutsal kitap olduğunu kabul etmektedir. Nitekim Kuranıkerim’de bu konuda, "Gerçekte biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Davut’a da Zebur'u verdik." 2 buyrulmaktadır. Bugün Zebur'un Tevrat içinde yer aldığı belirtilmektedir. Tevrat'ın içinde mezmurlar adı ile yer alan kısmın, Hz. Davut’a verilen Zebur olduğu kabul edilmektedir. Zebur, ilahi kitapların en küçüğü olup onun yeni dini hükümler getirmediği kabul edilmektedir .
3.3.İncil:
İncil kelime olarak "müjde" anlamına gelir. Hz. İsa'ya gönderilen kutsal kitaptır. İncil, Hz. İsa hayatta iken yazıya geçirilmediğinden, ona inananlar tarafından sonradan yazılmıştır. Bu yüzden değişik İnciller ortaya çıkmıştır. Yapılan toplantılar sonucunda bunlardan dördü kutsal kitap olarak kabul edilmiştir .325 tarihinde İznik' de toplanan Konsilin kabul ettiği dört İncil şunlardır: 1. Matta, 2. Markos, 3. Luka, 4. Yuhanna
Bunların dışındaki İncilleri ise İznik Konsili yok etmiştir. Bugün, havarilerden Barnaba tarafından yazıldığı ileri sürülen bir İncil'den de söz edilmektedir. Bu İncil, diğerleriyle bir çok bakımdan, uyuşmamaktadır. Bunların başında ise tevhit ilkesi gelmektedir. Barbana İncil'i diğerlerinin aksine Tevhit ilkesini kabul etmektedir.
Barnaba İncil’inin orijinal bir nüshasının Paris'te bir prensin kütüphanesinde, diğer bir nüshasının da Vatikan'da papalık kütüphanesinde olduğu bildirilmektedir. İncil'de esas itibariyle İsa'nın hayat hikayesi ile ahlaki öğretiler yer almaktadır. İncil, hukuki düzenlemelere yer vermez. Hıristiyanlar aynı zamanda Tevrat'ı da kutsal kitap olarak kabul ettikleri için hukuki düzenlemeler konusunda Tevrat'ı esas alırlar. Hıristiyanlar Tevrat'a Ahd-i Atik (Eski Ahit), İncil'e Ahd-i Cedit (Yeni Ahit) adını vermişlerdir .Zebur da dahil olmak üzere hepsini bir arada toplayan büyük kitaba da kutsal kitap anlamında "Kitabı Mukaddes" demektedirler.
3.4. Kur'an:
Kuranıkerim, Allah'ın Hz. Muhammed (S.A. V .) aracılığı ile bütün insanlara gönderdiği vahiylerin toplandığı kitabın adıdır.
Sözlükte "toplamak, okumak, bir araya getirmek'' anlamına gelen Kur'an, Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur.
Kur'an, Hz. Peygamber'e 23 sene içerisinde ayet ayet, sure sure indirilmiştir. 114 sure ve 6666 ayet olan Kuran’ın ilk suresi Fatiha, son süresi ise, Nas süresidir. Kuran’ın her yirmi sayfasına cüz denir. Otuz cüzden oluşan Kur'an, Hz. Muhammed tarafından da ayet ayet yazdırılmış ve korunmuştur. Ayrıca her gelen ayet, çoğu Müslüman tarafından ezberlenmiştir. Bu bakımdan ilk defa dünya tarihinde yazı ile ezber yöntemi ikisi bir arada kullanılmıştır. Böylece Kuranıkerim iki yoldan korunmuştur. Dolayısıyla onda hiçbir değişiklik yapılmamış ve ona hiçbir insan sözü karıştırılmamıştır. Yüce Allah, Kuran'ı kendisinin koruyacağını bildirmiştir: ''Doğrusu kitabı (Kuran-ı) biz indirdik, onun koruyucusu da elbette biziz.'' 1
4. KUTSAL KİTAPLARA İMAN, İMANIN ŞARTLARINDANDIR
İslam’da iman esasları, birbirleriyle bağlantılıdır. Bundan dolayı, kitaplara iman, diğer iman esaslarından ayrılmaz. Allah'a inanmak, bizi onun peygamber gönderdiğini kabul etme sonucuna götürür. Peygambere iman da onların Allah'tan getirip tebliğ ettiklerini tasdik etmeyi gerektirir. Peygamberlerin tebliğ ettikleri şeyler de Allah'ın kitaplarında bildirilenlerdir. Öyleyse iman esasları bir bütündür. Bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamak olmaz. Ben Müslüman’ım diyen hiçbir kimse, ben Kuran’a inanırım ama Tevrat'a, Zebur'a, İncil’e inanmam diyemez. Bunun gibi, Kuran’ın şu ayetine inanırım, şuna inanmıyorum da diyemez. Derse, imanın bütünlüğü ve Allah'a inanmanın bir değeri kalmaz. Bu, Allah'a güvenmemek anlamına gelir.
5. KURAN'IN DİNİ HAYATIMIZDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
1. Dinimizi Öğrenmek İçin Kutsal Kitabımıza Başvuralım
Yüce Allah Kuran-ı, insanlara doğru yolu göstermek için göndermiştir. Kuran' da, Allah'ın istediği gibi iyi, doğru, dürüst insan olmanın yolları anlatılmaktadır. Kuran'ı okuyup anlayan insan, onda en doğru inanış esaslarını, en güzel ahlak kurallarını ve dinin en temel kural ve ilkelerini bulabilmektedir. Bunun için, Kuran'ı okuyup anlamak çok gerekli ve faydalıdır. Allah'tan yeni bir kitap gelmeyeceği için yeni ihtiyaçlara göre Kuran’ın zaman zaman yeniden yorumlanması (tefsir edilmesi) gerekir. işte Kuran tefsirleri böylece ortaya çıkmıştır ve çıkmaktadır.
Kuran’ı Arapça aslından okumak ibadet sayılmış ve sevap kabul edilmiştir. Bunun için Müslümanlar, Kuran okumaya çok önem vermişlerdir. Şurası bir gerçek ki Kuran sadece yüzünden ve ibadet niyetiyle okunmak için gönderilmemiştir. Asıl olan, Kuran’ın manasını anlamaktır. işte bu yüzden, Müslümanlar, kendi dilleriyle yapılmış olan meal ve tefsirleri okumalı ve üzerinde düşünmelidirler. Bu da bir ibadettir ve çok sevaptır.
5.2. Davranışlarımızda Kutsal Kitabımızdaki Öğütleri Dikkate Alalım
Davranışlarımıza yönelik öğütlerin Kuran'da yer aldığının Yüce Allah şöyle bildirmektedir: ''Andolsun ki biz Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık...'' 2 Buna göre, Kuran, aynı zamanda bir öğüt kitabıdır.
Davranışlarımızı Kuran'ın öğütlerine göre düzenlediğimizde başlıca şu ahlaki özellikler karşımıza çıkıyor:
a Adaletli olmak b. Doğruluktan ayrılmamak c. Utanma duygusuna sahip olmak ç. Ölçülü olmak d. Hoşgörülü olmak e. Yumuşak huylu olmak f. Güvenilir olmak g. Cömert olmak h. Sabırlı davranmak, aceleci olmamak 1. Böbürlenmemek, kibirli yürümemek i. Vefalı olmak, nankör olmamak j. Büyükleri saymak, küçükleri sevmek k. Yoksulu, yetimi, kimsesizi kollamak 1. Haram yememek, kul hakkını gözetmek gibi
Müslüman olarak günlük hayatta Kuran'ın öğütlerini dikkate almalıyız; onları davranışlarımızda rehber edinmeliyiz. O zaman huzuru ve mutluluğu daha çabuk yakalarız.
6. KUTSAL KİTAPLARDAN ÖĞÜTLER
Kutsal kitaplar, insanlar tarafından yazılmış kitaplardan çok farklıdır. Çünkü onlar, Allah'ın sözleridir. Bu sözler, insanlara öğütler vererek doğru yolu göstermektedir. Şimdi bu kutsal kitaplardan sırasıyla bazı öğütleri aktaracağız.
a. Tevrat'tan Öğütler: "Babana ve anana hürmet et, ta ki Allah'ın, sana vermekte olduğu toprakta ömrün uzun olsun." , "Katletmeyeceksin.'' , "Zina etmeyeceksin.'' , "Çalmayacaksın."
b. Zebur'dan Öğütler: "Kamil insana göz koy ve doğru adama bak; Çünkü akıbet selamet ehlinindir. Fakat asiler birlikte yok olacaklar; Kötülerin sonu kesilecektir" , "Ne mutludur °.adama ki düşüncelere bakar; Şer gününde Rab onu kurtarır."
c. İncil’den Öğütler: "Ne mutlu merhametli olanlara; çünkü onlara merhamet edilecek. Ne mutlu yüreği temiz olanlara; çünkü onlar Allah'ı görecekler." "Ve işte, biri İsa’ya gelip dedi: Ey muallim ebedi hayatım olsun diye ne iyilik yapayım? Ve İsa ona dedi: iyilik için neden bana soruyorsun? iyi olan biri vardır; fakat sen hayata girmek istiyorsan emirleri tut. 0, İsa’ya: Hangilerini, dedi. İsa da: 'Katletmeyeceksin; zina etmeyeceksin; çalmayacaksın; yalan şahadet etmeyeceksin; babana ve anana hürmet edeceksin ve komşunu kendin gibi seveceksin' dedi."
ç. Kuran-kerim’den Öğütler: "Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken insanların mallarından bir kısmının, yalan yemin ve şahadet ile yemeniz için o malları hakimlere (yetkililere veya mahkeme hakimlerine el altından) vermeyin." 1
"Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın her türlü hareket ve davranışınızda dürüst olun, çünkü Allah dürüstleri sever." 2
"Ey iman edenler! Hep birden barışa girin (barışçı olun). Sakın şeytanın peşinden gitmeyin çünkü 0, sizin aşikar düşmanınızdır." 3
"(inananlar) Sabrederler, dürüst olurlar, huzurda (Allah'ın) boyun bükerler, hayıra harcarlar ve seher vaktinde Allah'tan bağış dilerler." 4
Görüldüğü gibi ilahi kitapların hepsi insana doğruluğu, dürüstlüğü öğütlemektedirler. Herkese iyilik yapmayı, kötülükten sakınmayı istemektedirler. Kısaca onlar, insanın dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmalarını hedeflemektedirler.
Haberin Devamı: http://www.rehberim.net/forum/islam-ve-insan-216/832214-kutsal-kitaplar-hakkinda-bilgi.html#ixzz2VRKugg2H
İman
Kitap, sözlükte "yazmak ve yazılı belge" anlamına gelir. Terim olarak ise, Allah Teâlâ'nın kullarına yol göstermek ve aydınlatmak üzere peygam-berine vahyettiği sözlere ve bunun yazıya geçirilmişşekline denilir. Çoğulu "kütüb"dür. Hıristiyan ve yahudilere ilâhî kitap olarak İncil ve Tevrat verildi-ğinden onlara "Ehl-i kitap" denilmiştir. İlâhî kitaplara Allah katından indiril-miş olması sebebiyle "kütüb-i münzele" veya "semavî kitaplar" da denilir.
Kitaplara iman, Allah tarafından bazı peygamberlere kitaplar indirildiğine ve bu kitapların içeriğinin tümüyle doğru ve gerçek olduğuna inanmak de-mektir. Yüce Allah Hz. Peygamber'e, "İşte onun için sen (tevhide) davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah-'ın indirdiği kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum..." (eş-Şûrâ 42/15) diye hitap etmiş, müminlere de "Ey iman edenler, Allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberle-rini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam mânasıyla sapıtmıştır" (en-Nisâ 4/136) buyurarak, kitaplara inanmanın bir iman esası olduğunu belirtmiştir. İslâm'da iman esasları birbiriyle bağlantılı ve birbirinden ayrılmaz olduğu için kitaplara iman diğer esaslardan ayrılmaz. Allah'a inanmak, bizi O'nun birer yol gösterici olan peygamberler gönderdiğini kabul etme sonucuna götürür. Peygamberlere iman da onların Allah'tan getirip tebliğ ettiklerini tasdik etmeyi gerektirir. Peygamberlerin tebliğ ettikleri şeyler de Allah'ın kitaplarıdır.
Her ilâhî kitap bir peygamber aracılığıyla gönderilmiştir. Kendisine kitap indirilen peygamber de, ondaki emir ve yasakların uygulanmasını göstermiş ve bunların yaşanabilir olduğunu ortaya koymuştur.
İlâhî kitaplar konusu Allah'ın kelâm sıfatı ile ilgilidir, bu sıfatın eseridir. Peygamberlerine vahiy yoluyla bildirildiği mesajının ortaya çıkmışşeklidir. Peygambere indirilen kitaplara ilâhî kitap denilmesinin sebebi, bu kitapların Allah tarafından gönderilmesi, söz ve içerik olarak onlarda hiçbir beşer kat-kısının bulunmamasıdır.
Bizler bugün kitapların şu andaki şekillerine değil, Allah'tan gelen bo-zulmamışşekillerine inanmakla yükümlüyüz. Çünkü ilâhî kitaplara inanma-dıkça kişinin imanı gerçekleşemez. İlâhî kitaplardan bir kısmı tamamen kay-bolmuş, bugün için elimizde ondan hiçbir şey kalmamıştır. Hz. İbrâhim'in sahifeleri böyledir. Tevrat, Zebur ve İncil ise zamanla insanların iyi veya kötü niyetli müdahaleleri sonucu değişikliğe ve bozulmaya uğramıştır. Al-lah'ın vahyettiği şekilde varlığını korumuş, hiçbir bozulma ve değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiş ve kıyamete kadar da bu özelliğini sür-dürecek olan yegâne kitap Kur'ân-ı Kerîm'dir: "Kur'an'ı kesinlikle biz indir-dik. Elbette onu yine biz koruyacağız" (el-Hicr 15/9) âyetiyle Allah, insan-lara Kur'an'ın ilâhî koruma altında bulunduğunu ve kıyamete kadar değişik-liğe uğramadan kalacağını bildirmektedir.
Kur'ân-ı Kerîm, kendinden önceki kitapları tasdik etmiş, fakat onların koymuş olduğu bazı hükümleri ortadan kaldırarak yeni hükümler getirmiş-tir. Mümin olabilmek için, Hz. Peygamber'e ve ona indirilen Kur'an'a uy-mayı ısrarla vurgulamıştır (bk. Âl-i İmrân 3/31; en-Nisâ 4/47; el-Mâide 5/15; el-En‘âm 6/153; el-A‘râf 7/3). Buna göre Ehl-i kitabın mümin diye nitelene-bilmesi ve kurtuluşa erişebilmesi için Hz. Peygamber'i ve Kur'an'ın hüküm-lerini gönülden benimsemesi gerekmektedir.
Peygamber göndermek ve kitap indirmek Allah için bir görev ve zorun-luluk değildir. Fakat insanların peygamberlere ve kitaplara ihtiyacı vardır. Gerçi insan yaratılırken birtakım yeteneklerle donatılmıştır. Bu yetenekler sayesinde insan kendi gayretiyle kendisi, çevresi ve diğer yaratıklar hakkın-da bazı bilgiler edinebilir, birtakım gerçekleri kavrayabilir. Fakat bütün bun-lar sınırlı ve kendi gücü oranındadır. İnsanın gücünü aşan hususlarda, ye-terli olmadığı konularda ilâhî yardıma, vahye ve kutsal kitaba olan ihtiyacı ortadadır. İnsanın bu ihtiyacını en iyi bilen Allah, kuluna bir lutuf ve ikram olarak peygamberleri aracılığıyla kitaplar indirmiş ve yol göstermiştir. İlâhî kitaplar indirildiği ümmet için Allah'ın hükümlerinin açıklandığı ilk kay-naktır. Dinin inanç esasları, amelî ve ahlâkî hükümleri, farz ve haramlar kitap ile belirlenir.
İlâhî kitaplar doğrudan Allah katından gelir. Bu bakımdan hem söz hem de mâna açısından Allah kelâmıdır. İlâhî kitapların hedefi ise insanlığı sa-pıklıktan kurtarmak, hidayete, iyiliğe, aydınlığa çıkarmak ve sonunda iki dünyada mutlu kılmaktır.
İlâhî Kitaplar
İlâhî kitaplar Allah kelâmı olmak bakımından aralarında farklılık bulun-mamasına rağmen, hacimleri ve hitap ettikleri kitlenin büyüklüğüne göre, suhuf ve kitap olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Suhuf
Sahife kelimesinin çoğulu olan suhuf, dar bir çevrede, küçük topluluklara, ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde indirilen birkaç sayfadan oluşmuş kü-çük kitap ve risâlelere denilir. Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. İbrâhim ve Mûsâ'ya indi-rilen sayfalardan bahseden iki âyet vardır (en-Necm 53/36-37; el-A‘lâ 87/14-19). Bunun dışında Kur'an'da ve mütevâtir hadislerde suhuf ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Ebû Zer'den rivayet edilen bir zayıf hadise göre sayfaların sayısı 100 olup şu peygamberlere indirilmiştir: Hz. Âdem'e 10 sayfa, Hz. Şît'e 50 sayfa, Hz. İdrîs'e 30 sayfa, Hz. İbrâhim'e 10 sayfa (bk. Süyûtî, ed-Dürrü'l-mensûr, VIII, 489; Âlûsî, Rûhu'l-meânî, XV, 141-142). Bugün bu sayfalardan elimizde hiçbir şey yoktur.
Suhufa göre daha hacimli ve kitap şeklinde olan ve evrensel mesajlar içeren ilâhî kitaplar ise Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an olmak üzere dört tanedir.
Tevrat
Tevrat İbrânîce bir kelime olup "kanun, şeriat ve öğreti" anlamlarına ge-lir. Hz. Mûsâ'ya indirilmiştir. Tevrat'a Ahd-i Atîk ve Ahd-i Kadîm de (Eski Ahit) denilir. Tevrat'ın aslının Allah kelâmı ve peygamberine indirdiği kutsal bir kitabı olduğuna inanmak her müslümana farz olup, bunu inkâr etmek kişiyi küfre düşürür. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de Tevrat'ın Allah'ın kutsal ki-taplarından biri olduğu açıklanmıştır: "Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik..." (el-Mâide 5/44).
Tevrat Hz. Mûsâ aracılığıyla İsrâiloğulları'na gönderilmiştir. Ancak onlar tarihte yaşadıkları sürgün ve esirlik dönemlerinde Tevrat'ın Allah'tan gelen şeklini koruyamamışlardır. Tevrat'ın asıl nüshası kaybolunca, yahudi din bilginleri tarafından kaleme alınan Tevrat nüshaları ortaya çıkmıştır. Bugün elde mevcut olan Tevrat tahrif edilmiş, bütünüyle ilâhî kitap olma özelliğini yitirmiştir.
Zebur
Kelime olarak “yazılı şey ve kitap” anlamına gelen Zebur, Hz. Dâvûd'a indirilmiş olan ilâhî kitabın adıdır. Bu konuda Kur'an'da şöyle buyurulur: "...Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Dâvûd'a da Zebur'u verdik" (el-İsrâ 17/55).
Zebur, ilâhî kitapların en küçüğü olup, yeni dinî hükümler getirmemiştir. Bugün elde mevcut olan Zebur nüshaları, lirik söyleyiş ve ilâhîlerden, Al-lah'a övgü ve hikmetli sözlerden ve birtakım nasihatlardan meydana gel-miştir. Mezmûrlar adıyla Eski Ahid'de yer almaktadır.
İncil
İncil kelime olarak “müjde, tâlim ve öğretici” anlamına gelir. Hz. Îsâ ara-cılığıyla İsrâiloğulları'na indirilmiştir: "Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğru-layıcı olarak peygamberlerin izleri üzerinde, Meryem oğlu Îsâ'yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nur bulunmak, önündeki Tevrat'ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil'i verdik" (el-Mâide 5/46).
İncil'e, Allah'tan Hz. Îsâ'ya indirildiği şekliyle inanmak imanın gerekle-rindendir. Fakat bugün İncil'in orijinal metni de diğer bozulmuş kitaplar gibi elde yoktur. Bozulmuş ve insanlar tarafından müdahaleye mâruz kalmış şekli vardır. İncil'e Ahd-i Cedîd de (Yeni Ahit) denilir.
Bir müslümana önceki kutsal kitaplarda bulunan bir hususun haber veril-mesi durumunda; eğer bu husus, Kur'an ve sahih hadislerdeki bilgilere uy-gunsa kabul edilir. Âyet ve hadislere aykırı ise reddedilir. Âyet ve hadislerde hiç bahsedilmiyor ve İslâm'ın temel prensiplerine de zıt düşmüyorsa Hz. Pey-gamber'in şu tavsiyesi doğrultusunda hareket edilir: "Ehl-i kitabı tasdik de etmeyin, tekzip de (yalanlamayın). Biz Allah'a, bize indirilene, İbrâhim'e... indirilene inandık deyin" (Buhârî, “Tefsîr”, sûre: 2/11; “İ‘tisâm”, 25).
Kur'an
Allah tarafından gönderilen ilâhî kitapların sonuncusu olan Kur'ân-ı Ke-rîm, son peygamber Hz. Muhammed'e indirilmiştir. Sözlükte "toplamak, oku-mak, bir araya getirmek" anlamına gelen Kur'an terim olarak şöyle tarif edilir:
"Hz. Peygamber'e indirilen, mushaflarda yazılı, Peygamberimiz'den bize kadar tevâtür yoluyla nakledilmiş, okunmasıyla ibadet edilen, insanlığın benzerini getirmekten âciz kaldığı ilâhî kelâmdır". Bu tarifte bazı hususlar göze çarpmaktadır: "Peygambere indirilen" derken Hz. Muhammed kaste-dilmektedir. "Tevâtür yoluyla nakledilmiş olan" derken, her devirde yalan üzerine birleşmelerini aklın imkânsız gördüğü bir topluluk tarafından nakle-dildiği ve nesilden nesile böyle geçtiği için onun, Allah'a ait oluşunun kesin-liği ifade edilmektedir. "Okunmasıyla ibadet edilen" derken de, okumanın ibadet olduğuna, namaz ibadetinde vahyedilen metnin okunması gerekti-ğine ve Kur'an tercümelerinin namazda okunmasının câiz ve geçerli olmadı-ğına işaret edilmektedir.
Kitap, sözlükte "yazmak ve yazılı belge" anlamına gelir. Terim olarak ise, Allah Teâlâ'nın kullarına yol göstermek ve aydınlatmak üzere peygam-berine vahyettiği sözlere ve bunun yazıya geçirilmişşekline denilir. Çoğulu "kütüb"dür. Hıristiyan ve yahudilere ilâhî kitap olarak İncil ve Tevrat verildi-ğinden onlara "Ehl-i kitap" denilmiştir. İlâhî kitaplara Allah katından indiril-miş olması sebebiyle "kütüb-i münzele" veya "semavî kitaplar" da denilir.
Kitaplara iman, Allah tarafından bazı peygamberlere kitaplar indirildiğine ve bu kitapların içeriğinin tümüyle doğru ve gerçek olduğuna inanmak de-mektir. Yüce Allah Hz. Peygamber'e, "İşte onun için sen (tevhide) davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah-'ın indirdiği kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum..." (eş-Şûrâ 42/15) diye hitap etmiş, müminlere de "Ey iman edenler, Allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberle-rini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam mânasıyla sapıtmıştır" (en-Nisâ 4/136) buyurarak, kitaplara inanmanın bir iman esası olduğunu belirtmiştir. İslâm'da iman esasları birbiriyle bağlantılı ve birbirinden ayrılmaz olduğu için kitaplara iman diğer esaslardan ayrılmaz. Allah'a inanmak, bizi O'nun birer yol gösterici olan peygamberler gönderdiğini kabul etme sonucuna götürür. Peygamberlere iman da onların Allah'tan getirip tebliğ ettiklerini tasdik etmeyi gerektirir. Peygamberlerin tebliğ ettikleri şeyler de Allah'ın kitaplarıdır.
Her ilâhî kitap bir peygamber aracılığıyla gönderilmiştir. Kendisine kitap indirilen peygamber de, ondaki emir ve yasakların uygulanmasını göstermiş ve bunların yaşanabilir olduğunu ortaya koymuştur.
İlâhî kitaplar konusu Allah'ın kelâm sıfatı ile ilgilidir, bu sıfatın eseridir. Peygamberlerine vahiy yoluyla bildirildiği mesajının ortaya çıkmışşeklidir. Peygambere indirilen kitaplara ilâhî kitap denilmesinin sebebi, bu kitapların Allah tarafından gönderilmesi, söz ve içerik olarak onlarda hiçbir beşer kat-kısının bulunmamasıdır.
Bizler bugün kitapların şu andaki şekillerine değil, Allah'tan gelen bo-zulmamışşekillerine inanmakla yükümlüyüz. Çünkü ilâhî kitaplara inanma-dıkça kişinin imanı gerçekleşemez. İlâhî kitaplardan bir kısmı tamamen kay-bolmuş, bugün için elimizde ondan hiçbir şey kalmamıştır. Hz. İbrâhim'in sahifeleri böyledir. Tevrat, Zebur ve İncil ise zamanla insanların iyi veya kötü niyetli müdahaleleri sonucu değişikliğe ve bozulmaya uğramıştır. Al-lah'ın vahyettiği şekilde varlığını korumuş, hiçbir bozulma ve değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiş ve kıyamete kadar da bu özelliğini sür-dürecek olan yegâne kitap Kur'ân-ı Kerîm'dir: "Kur'an'ı kesinlikle biz indir-dik. Elbette onu yine biz koruyacağız" (el-Hicr 15/9) âyetiyle Allah, insan-lara Kur'an'ın ilâhî koruma altında bulunduğunu ve kıyamete kadar değişik-liğe uğramadan kalacağını bildirmektedir.
Kur'ân-ı Kerîm, kendinden önceki kitapları tasdik etmiş, fakat onların koymuş olduğu bazı hükümleri ortadan kaldırarak yeni hükümler getirmiş-tir. Mümin olabilmek için, Hz. Peygamber'e ve ona indirilen Kur'an'a uy-mayı ısrarla vurgulamıştır (bk. Âl-i İmrân 3/31; en-Nisâ 4/47; el-Mâide 5/15; el-En‘âm 6/153; el-A‘râf 7/3). Buna göre Ehl-i kitabın mümin diye nitelene-bilmesi ve kurtuluşa erişebilmesi için Hz. Peygamber'i ve Kur'an'ın hüküm-lerini gönülden benimsemesi gerekmektedir.
Peygamber göndermek ve kitap indirmek Allah için bir görev ve zorun-luluk değildir. Fakat insanların peygamberlere ve kitaplara ihtiyacı vardır. Gerçi insan yaratılırken birtakım yeteneklerle donatılmıştır. Bu yetenekler sayesinde insan kendi gayretiyle kendisi, çevresi ve diğer yaratıklar hakkın-da bazı bilgiler edinebilir, birtakım gerçekleri kavrayabilir. Fakat bütün bun-lar sınırlı ve kendi gücü oranındadır. İnsanın gücünü aşan hususlarda, ye-terli olmadığı konularda ilâhî yardıma, vahye ve kutsal kitaba olan ihtiyacı ortadadır. İnsanın bu ihtiyacını en iyi bilen Allah, kuluna bir lutuf ve ikram olarak peygamberleri aracılığıyla kitaplar indirmiş ve yol göstermiştir. İlâhî kitaplar indirildiği ümmet için Allah'ın hükümlerinin açıklandığı ilk kay-naktır. Dinin inanç esasları, amelî ve ahlâkî hükümleri, farz ve haramlar kitap ile belirlenir.
İlâhî kitaplar doğrudan Allah katından gelir. Bu bakımdan hem söz hem de mâna açısından Allah kelâmıdır. İlâhî kitapların hedefi ise insanlığı sa-pıklıktan kurtarmak, hidayete, iyiliğe, aydınlığa çıkarmak ve sonunda iki dünyada mutlu kılmaktır.
İlâhî Kitaplar
İlâhî kitaplar Allah kelâmı olmak bakımından aralarında farklılık bulun-mamasına rağmen, hacimleri ve hitap ettikleri kitlenin büyüklüğüne göre, suhuf ve kitap olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Suhuf
Sahife kelimesinin çoğulu olan suhuf, dar bir çevrede, küçük topluluklara, ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde indirilen birkaç sayfadan oluşmuş kü-çük kitap ve risâlelere denilir. Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. İbrâhim ve Mûsâ'ya indi-rilen sayfalardan bahseden iki âyet vardır (en-Necm 53/36-37; el-A‘lâ 87/14-19). Bunun dışında Kur'an'da ve mütevâtir hadislerde suhuf ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Ebû Zer'den rivayet edilen bir zayıf hadise göre sayfaların sayısı 100 olup şu peygamberlere indirilmiştir: Hz. Âdem'e 10 sayfa, Hz. Şît'e 50 sayfa, Hz. İdrîs'e 30 sayfa, Hz. İbrâhim'e 10 sayfa (bk. Süyûtî, ed-Dürrü'l-mensûr, VIII, 489; Âlûsî, Rûhu'l-meânî, XV, 141-142). Bugün bu sayfalardan elimizde hiçbir şey yoktur.
Suhufa göre daha hacimli ve kitap şeklinde olan ve evrensel mesajlar içeren ilâhî kitaplar ise Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an olmak üzere dört tanedir.
Tevrat
Tevrat İbrânîce bir kelime olup "kanun, şeriat ve öğreti" anlamlarına ge-lir. Hz. Mûsâ'ya indirilmiştir. Tevrat'a Ahd-i Atîk ve Ahd-i Kadîm de (Eski Ahit) denilir. Tevrat'ın aslının Allah kelâmı ve peygamberine indirdiği kutsal bir kitabı olduğuna inanmak her müslümana farz olup, bunu inkâr etmek kişiyi küfre düşürür. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de Tevrat'ın Allah'ın kutsal ki-taplarından biri olduğu açıklanmıştır: "Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik..." (el-Mâide 5/44).
Tevrat Hz. Mûsâ aracılığıyla İsrâiloğulları'na gönderilmiştir. Ancak onlar tarihte yaşadıkları sürgün ve esirlik dönemlerinde Tevrat'ın Allah'tan gelen şeklini koruyamamışlardır. Tevrat'ın asıl nüshası kaybolunca, yahudi din bilginleri tarafından kaleme alınan Tevrat nüshaları ortaya çıkmıştır. Bugün elde mevcut olan Tevrat tahrif edilmiş, bütünüyle ilâhî kitap olma özelliğini yitirmiştir.
Zebur
Kelime olarak “yazılı şey ve kitap” anlamına gelen Zebur, Hz. Dâvûd'a indirilmiş olan ilâhî kitabın adıdır. Bu konuda Kur'an'da şöyle buyurulur: "...Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Dâvûd'a da Zebur'u verdik" (el-İsrâ 17/55).
Zebur, ilâhî kitapların en küçüğü olup, yeni dinî hükümler getirmemiştir. Bugün elde mevcut olan Zebur nüshaları, lirik söyleyiş ve ilâhîlerden, Al-lah'a övgü ve hikmetli sözlerden ve birtakım nasihatlardan meydana gel-miştir. Mezmûrlar adıyla Eski Ahid'de yer almaktadır.
İncil
İncil kelime olarak “müjde, tâlim ve öğretici” anlamına gelir. Hz. Îsâ ara-cılığıyla İsrâiloğulları'na indirilmiştir: "Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğru-layıcı olarak peygamberlerin izleri üzerinde, Meryem oğlu Îsâ'yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nur bulunmak, önündeki Tevrat'ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil'i verdik" (el-Mâide 5/46).
İncil'e, Allah'tan Hz. Îsâ'ya indirildiği şekliyle inanmak imanın gerekle-rindendir. Fakat bugün İncil'in orijinal metni de diğer bozulmuş kitaplar gibi elde yoktur. Bozulmuş ve insanlar tarafından müdahaleye mâruz kalmış şekli vardır. İncil'e Ahd-i Cedîd de (Yeni Ahit) denilir.
Bir müslümana önceki kutsal kitaplarda bulunan bir hususun haber veril-mesi durumunda; eğer bu husus, Kur'an ve sahih hadislerdeki bilgilere uy-gunsa kabul edilir. Âyet ve hadislere aykırı ise reddedilir. Âyet ve hadislerde hiç bahsedilmiyor ve İslâm'ın temel prensiplerine de zıt düşmüyorsa Hz. Pey-gamber'in şu tavsiyesi doğrultusunda hareket edilir: "Ehl-i kitabı tasdik de etmeyin, tekzip de (yalanlamayın). Biz Allah'a, bize indirilene, İbrâhim'e... indirilene inandık deyin" (Buhârî, “Tefsîr”, sûre: 2/11; “İ‘tisâm”, 25).
Kur'an
Allah tarafından gönderilen ilâhî kitapların sonuncusu olan Kur'ân-ı Ke-rîm, son peygamber Hz. Muhammed'e indirilmiştir. Sözlükte "toplamak, oku-mak, bir araya getirmek" anlamına gelen Kur'an terim olarak şöyle tarif edilir:
"Hz. Peygamber'e indirilen, mushaflarda yazılı, Peygamberimiz'den bize kadar tevâtür yoluyla nakledilmiş, okunmasıyla ibadet edilen, insanlığın benzerini getirmekten âciz kaldığı ilâhî kelâmdır". Bu tarifte bazı hususlar göze çarpmaktadır: "Peygambere indirilen" derken Hz. Muhammed kaste-dilmektedir. "Tevâtür yoluyla nakledilmiş olan" derken, her devirde yalan üzerine birleşmelerini aklın imkânsız gördüğü bir topluluk tarafından nakle-dildiği ve nesilden nesile böyle geçtiği için onun, Allah'a ait oluşunun kesin-liği ifade edilmektedir. "Okunmasıyla ibadet edilen" derken de, okumanın ibadet olduğuna, namaz ibadetinde vahyedilen metnin okunması gerekti-ğine ve Kur'an tercümelerinin namazda okunmasının câiz ve geçerli olmadı-ğına işaret edilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder